UZUN ATLAMADA YERDEN KOPUŞA HAZIRLIK VE YERDEN KOPUŞ SIRASINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLER
Sporcunun
yatay platformda koşarak kazandığı sürati, sıçrayıp dikeye aktarması işlemi
uzun atlamanın özünü belirler. Uzun atlamada yatay kazanılan sürat dikeye ancak
sıçrama sonucu aktarılır. Günümüzde kullanılan beş çeşit uzun atlama tekniği
vardır. Bunlar sırasıyla (1);
1) Asılma tekniği
2) Yelken tekniği
3) Adımlama tekniği
4) Karma teknik
5) Döngü tekniği
Yukarıda vurgulanan bu beş
teknikten günümüzde en çok kullanılanları asılma ve adımlama tekniğidir (1).
Hay (1,12), uzun atlamanın biyomekanik analizini yaparken,
sıçramadan düşüş düşüş noktasına kadar olan yatay mesafeyi L1, L2 ve L3 olarak
ifade etmiştir. Buna göre yukarıdaki tüm verileri formülize edersek aşağıdaki
sonucu elde ederiz.
L (Atlanılan uzunluk) = L1+L2+L3
L1: Sıçrama, L2: Uçuş, L3: Düşüş mesafesi olarak
belirtilmektedir. (1,12.)
L1: Sıçrama anında, sıçrama tahtasının önü ile vücut ağırlık
merkezinin iz düşümü arasında kalan yatay mesafedir.
L2: Sıçramadan düşüşe kadar ağırlık merkezinin havada kat
ettiği yatay uzaklıktır.
L3: Düşüşte vücut ağırlık merkezi ile topukların kuma
değdiği noktalar arasında kalan yatay mesafedir.
Hay(1973) uzun atlama performansını belirleyen özellikleri
oransal olarak şöyledir: L1=%3.5 L2=88.5 L3=8. Bu değerler İsveç ve Doğu Alman
uzun atlayıcı ve dekatloncu (6.76m) 25 deneme sonucu elde edilmiştir. Hay 1983
yılında ise en iyi dereceleri 7.70’den fazla olan 12 elit erkek uzun atlayıcıda
bu değerleri, %5.4, %92.9, %1.7 olarak bulmuştur. Hay bu farklılığı değişik
sporcu grubuna ve ölçüm tekniğine bağlamıştır(9).
Atlayış anında L1’in pozitif pozitif, 0 ve negatif olarak
değerlendirilmesi çok önemlidir. Değerlendirme yapılırken, sıçrama ayağının tahtaya
basışı esas olarak alınmalıdır. Eğer ayak tahtanın önündeki çizgiye yakın
olarak basmış ise ağırlık merkezinin iz düşümü tahtanın önünde olur. Bu durumda
L1 pozitiftir. Eğer sıçrama ayağı tahtanın gerisindeki çizgiye yakın olarak
basmış ise, ağırlık merkezinin iz düşümü tahtanın ön çizgisi üzerine
gelecektir. Bu durumda L1 sıfırdır. Şayet sıçrama ayağı tahtanın çok gerisine
basarsa ağırlık merkezinin iz düşümü tahtanın ön çizgisinin gerisinde kalır. Bu
durumda L1 negatif olur. L1 pozitif olarak 15-25 cm. arasındadır. L1’deki
değişim şiddeti ise konuya, sporcunun fizik yapısına, sıçrama anındaki vücut
pozisyonuna bağlıdır(1).
L2 iyi bir atlayışta toplam mesafenin %85-90’ını kapsar.
Uçuş anında vücut ağırlık merkezi parabolik bir yol takip eder. Bu parabolik
uçuş yolunun değerlendirilmesi 4 ögeye bağlıdır. Bunlar sırasıyla (1);
a)
Sıçramadaki ağırlık
merkezinin yüksekliği
b)
Sıçramadaki sürat
c)
Sıçrama açısı
d)
Uçuş anında hava direnci
L3 mesafesinin uzunluğu zemine düşüş anındaki vücut pozisyonu düşüşteki tekniksel hareketlilik, sıçramadaki açısal momentum, uçuş anında havada yapılan hareketler belirler(1).
Ayağın
sıçrama tahtasına basış şekli koşu karakterindedir. Yatay sürati,
dikeye istenilen zaman sınırı
içerisinde aktarabilmek için sıçrama ayağı tahtaya taban-ayakburnu biçiminde,
yeri tırmalar gibi, hemen gövdenin altına yakın bir noktaya basmalıdır. Eğer
topuk-taban-ayakburnu biçiminde bir basış olursa, ayağın sıçrama için
harcayacağı süre diğerine oranla fazla olacaktır. Tahtaya bu şekilde
basıldığında yatayda kazanılan sürat istenilen hızda dikeye aktarılamaz. Bu
durumda sporcu son adımı istenilenin tam aksi olarak büyük atmış olur(2).
Sıçrama ayağı tahtaya bastığı an sıçrama ayağının arka üst
baldırı ile arka alt baldırı arasında kalan açının 140-145 derece olması
gerekir. Bu açı bazı üst düzeydeki sporcularda 150-155 dereceye ulaşır. Bu anda
gövde ağırlık merkezi sıçrama tahtasındaki ayağın topuğundan 40 cm geride ve
her iki bacak arasındaki açının 30 derece dolaylarında olması gerekir. Eğer
omuzlar bu sırada gövde ile beraber geriye doğru giderse omuz ile tahtaya basan
ayağın arasındaki mesafe büyümüş olur. Böyle bir durumda gerçekleşen sıçrama
vücudun tahtadan kopuş hızını olumsuz olarak etkiler. Antrenörlerin dikkat
etmeleri gereken nokta budur.
Ayrıca, ivanof sıçrama anındaki yerden kopuş hızı ve
açısının performansı direk olarak etkilediğini vurgularken, koşu hızının
değişmesi ile atlayışın tüm özelliklerinin sırasıyla değiştiğini vurgular.
Sıçrama açısı ve hızı, havada kalış süresi ile doğru orantılıdır. Sporcunun
yatay hız bileşeni arttıkça buna paralel olarak dikey bileşeni de
artacaktır(2).
Sporcu uzun atlama tahtasına bastığı anda tüm vücut ağırlığı
sıçrama bacağının ayak bileğine diz ve kalça eklemlerine aktarılır. Bu anda yer
çekimi ve gövdenin ağırlığı nedeni ile çok hafif olarak sıçrama ayağı yere
doğru çöker. Sıçrama ayağının yere uyguladığı kuvvete karşı yerin gösterdiği
tepki eklemlerin bu şekilde esnemesi ile nötralize olur(2). Yeni yaklaşımlara
göre bu evreye amortizasyon evresi denmektedir(6,8,12).
Uzun atlamada, atlanılan mesafeyi etkileyen en önemli
öğelerden yaklaşma koşusu hızı olduğu gözlenmiştir. Son on metre içerisinde ve
özellikle tahtaya giriş hızı, performansın belirgeni olarak
değerlendirilmektedir. Son metrelerdeki hız kaybının en büyük nedeni, sıçramaya
hazırlık olarak görülmektedir. Nixdorf ve brüggemann 1983 yılında yaptıkları
çalışmada son adımdan bir önceki adımda (Penultimate) uzuncuların vücut ağırlık
merkezi yüksekliklerini %10 oranında düşürdüklerini bulmuşlardır. Popov 1983
yılında sıçrama sırasında koşu hızına bağlı yatay hızının %9.5-14 miktarında
azalarak yaklaşık olarak 1-2m/sn azaldığını kaydetmiştir. Böylece son on
metredeki koşu hızında en önemli kaybın, tahtaya yakın olan son 5 metrelik
bölümünde olduğu gözlenmektedir. Yatay hız kaybının azaltılması, atlanılan
mesafeyi etkileyecek bir etken olarak görülmektedir(3).
Yapılan bir diğer çalışmada ise yine yaklaşma koşusunun son
dört adımında sıçrama hazırlığı nedeni ile adım uzunluklarında ve vücut ağırlık
merkezinin yüksekliğinde önemli değişiklikler gözlenmiştir(4).
Sıçrama bölümü, sıçrama ayağının yere dokunması, bacağın
bükülmesi ve dizin gerilmesi olarak üç bölüme ayrılabilir. Sıçramanın birinci
bölümünde vücut ağırlık merkezi ile basma yerini birleştiren doğru, atlayıcının
arka yatay düzlemi arasındaki açı 62-69 derece arasındadır. Yerle son temas
sırasında ise ön yatay düzlem ile aynı şekilde farklı değerlerle 71-80
dereceler arasında açılar ölçülmüştür. Sıçrama bölümünde vücut ağırlık
merkezinin yörüngesindeki yer değiştirmeler yatayda 80-90 cm. dikeyde ise 20-30
cm. arasında değişir. Uçuş açısı için 20-22 derecelik değerler
önerilmektedir(4,5).
Burada bizim açımızdan önemli olan yerden kopuş mesafesinin
fonksiyonu, sporcunun ayağını uygun bir şekilde tahtaya yerleştirmesi, fiziği
ve yerden kopuş sırasındaki (Takeoff) vücut pozisyonudur.
Sporcunun uçuş mesafesi şu dört değişkenden etkilenmektedir.
Sporcunun hızı, açısı, yerden kopuş yüksekliği ve hava direncidir(11).
Sporcunun yerden kopuştan önceki hızı, bu faktörlerin en
önemlisidir. Bu hız ve yerden kopuş sırasındaki hazırlıklarda kaybettiği hızdan
etkilenmektedir. Bu açıdan en ideal kombinasyon koşarken sağlanan maksimal hız
ile yerden kopuşa hazırlanırken kaybedilen en az hızdır.
Koşu sırasında geliştirilen hız ve dikey hızın kombinasyonu
sporcunun yerden kopuşu sırasında ihtiyaç duyulan yerden kopuş açısını
belirlemektedir(11).
Yerden kopuş anındaki dikey hız
Yerden kopuş açısı=
………………...…………………. *arctan
Yerden
kopuş anındaki yatay hız
Yerden kopuş açısı, sporcunun
yaklaşma hızından etkilenmektedir. Daha hızlı koşu, ayağın yerde kalış süresini
kısaltacak (yerden kopuş sırasında) ve sporcunun daha düşük bir hız
oluşturmasına neden olacaktır. Böylece, koşu sonundaki yatay hızın çok büyük
olması ve yerde kalış sırasının kısalığı (0.11,-1.13sn), elit düzeydeki
atlayıcıların yerden kopuş sırasında kullandıkları açının 45 dereceden yani
beklenenden daha az olmasına neden olacaktır(11).
Biomekanik açıdan uzun atlama sırasında yerden kopuş
karmaşık bir süreçtir. Yerden kopuş evresi sırasında bir takım kuvvetlerin bir
arada harekete katıldıkları izlenmektedir. Bu kuvvetler, iki pozisyonun ışığı
altında açıklanabilmektedir. Bu pozisyonlar yerden kopuş fazının başlangıcı ve
bitişidir.
Pm=
pmx ,pmy’nin
bileşke olanı: sonuçsal kassal güç
G=
Atlayıcının ağırlık merkezi (G=M*G)
F=
Sürtünme kuvveti
R=
İstenilen yer direnç kuvveti
Yerden kopuş sırasında, kontrol, gerilme ve merkezcil
(centrifugal) kuvvetler bir kas gücünü oluşturmaktadırlar (Pm). Bu kassal gücün
destek evresi içerisinde oluşumuna kassal gücün yerle reaksiyonu denmektedir.
Bu ayrıca ters yönde yapılan hareketin
miktarına da eşittir(10).
Aynı zamanda destek alanı içerisinde birçok kuvvetin dengesi
söz konusudur. Bunlar; Yer direnç kuvveti (R), dikey yönde ve sürtünme kuvveti
(F) ve yatay yönde olmaktadır. Yerden kopuşu etkilemesi açısından düşündüğümüz
zaman, yer direnç kuvveti ve sürtünme kuvveti kassal gücün yerle reaksiyon
kopmanentinin en az gücü kadar olmalıdır(10).
Uzun atlamada, bir çok araştırmacı koşu hızı ile “Resmi
Performans” veya “Etkili Performans” arasında yüksek bir ilişki olduğunu belirtmişlerdir.
Yaklaşma hızının, performansı etkileyen önemli bir etken olduğu gözlenmekle
birlikte, performans düzeyi arttıkça, sürat ile performans arasındaki ilişkinin
azaldığı görülmüştür (6). Bunun nedenini şu şekilde açıklayabiliriz; Artan
performans düzeyi ile sporcunun hızı performansın belirgeni olarak hareketin
doğruluğuna oranla daha az bir etki doğurmaktadır. Yani performans düzeyi
arttıkça hareketin doğru olarak yapılması daha önemlidir.
Atlanılan mesafenin büyük bir kısmını uçuş mesafesinin (Hay
1986) belirlediği ve bununda tahtadan kopuş sırasındaki boy uzunluğuna, hıza ve
ağırlık merkezinin oluşturduğu açıya bağlı olduğu daha öncede belirtilmişti.
Hız ve çıkış açısı yatay ve dikey hızların kombinasyonu ile belirlenmektedir.
Yatay hız, yaklaşma koşusu ile geliştirebilir ve bu koşunun mesafesi de
sporcunun tahtadan kopuş sırasındaki maksimal hızına erişebileceği kadar
yeterli uzunlukta olmasına bağlıdır. Eğer bir sporcunun tahtaya yaklaştığı
sırada maksimal hızına ulaştığını kabul edersek uzun atlamadaki problem
tahtadan kopuş sırasındaki dikey hız üzerinde yoğunlaşmaya başlar. Sporcunun
tahtaya yaklaşırken yapmış olduğu düzenlemeler bu dikey hızın meydana gelmesini
sağlar. Bu düzenlemeler şunlar olabilir(6);
-Son iki adımda yaklaşma koşusunun maksimal hıza erişmesi
-Tahtadan kopuş sırasında sondan bir önceki adımın daha uzun
olması
-Son adımdaki temas evresinde ağırlık merkezinin daha
aşağıya kaydırılması (Aşağıya doğru çekme)
-Serbest bacağın, kolların ve gövdenin yukarıya doğru
hareketi
Ağırlık merkezi düşürülmesi şu şekilde açıklanabilir;
a) Aşağıya doğru olan dikey hızın en aza indirilmesi ve
böylece impuls’un etkisinin en üst seviyeye çıkarılması,
b) Ağırlık merkezinin çıktığı dikey mesafenin
arttırılması.
Daha büyük yere konma
mesafesi ise
a) Dikey impuls’un oluştuğu zaman periyodunun artması
b) Kalça ekstensör kaslarının çalıştığı hareket
aralığının arttırılması ve
c) Ayakların yerleşmesi esnasında esneme ile elastik
enerjinin depolanmasının sağlanmasıdır (6).
Bacak
kaslarının gerilmesi elastik enerjinin depolanması ve bir eksentrik hareket
sonrasında meydana gelecek olan kassal kuvvetin konsentrik evreye aktarılmasını
sağlamaktır. Dikey hızın meydana gelmesini bu açıdan incelediğimiz zaman şu iki
noktanın açıklanması gerekmektedir (6).
1)
Yere basma ve maksimal
diz fleksiyonunu (amortizasyon fazında) belirtmek
2)
Maksimal diz fleksiyonu
ve yerden kopuş evresini belirtmektir.
Amortizasyon
evresinde ağırlık merkezi bireyin üzerinde durmakta ve bir mekanik mekanizma
ile dikey hızı oluşturmaktadır. Ayrıca yerden kopuş evresindeki dikey hızı
kolların, bacağın ve gövdenin yukarıya doğru yarattıkları momentum ile
oluşmakta ve kasın kimyasal enerjiyi konsentrik kasılma sırasında kullanması
ile önem kazanmaktadır.
Ayrıca dikey hız yere basan ayağın
fleksiyona olan direncinin yeteneği ile de arttırılabilir ki bu elastik
enerjidir (6).
Ayağın yere konmasından önce yapılan
hareketler vücudun doğru bir şekilde pozisyon almasına ve amortizasyon
evresinde mekanik mekanizmanın çalışması için bir avantaj elde etmesine olanak
sağlar. Vücudun başarılı bir şekilde bacağın üzerinde durmasının sağlanması
için (Dikey hızın kazanılması için) bacak, ağırlık merkezi önüne iyi bir
şekilde yerleştirilmelidir. Araştırmalardan elde edilen sonuç bacağın bu şekilde
yerleşmesi için dikey ile 25-30 derecelik bir açı yapması şeklindedir. Böyle
bir pozisyonda olması gerekir. Ağırlık merkezi alçak pozisyonun geliştirilmesi
son iki adımın hareketi ile sağlanır. Sondan bir önceki adımın daha uzun olması
yatay hızda küçük bir atışa neden olmakta ve ağırlık merkezinde olan az bir
düşme, yere basma mesafesinde artma sağlamaktadır. Ağırlık merkezi son adımın
yerle teması sırasında alçakta ve alçak pozisyon yere konacak olan ayağa büyük
bir mesafe sağlamaktadır. Bu pozisyonda vücut bacak üzerinde durarak fleksiyona
bir direnç yaratarak dikey hızın kazanılmasını sağlar (6).
Yatay hız, dikey hızın oluşmasını sağlamak
için kullanıldığı zaman (amortizasyon evresinde), bu özellik uygun bir vücut
pozisyonuna, bacak pozisyonuna ve eksentrik bacak kuvvetine bağlıdır (6).
Bu durumda yere konan ayağın sertliğini
korumak önemlidir ve herhangi bir “aktif” veya “pençeleme” hareketi dizin
fleksiyon hareketine göre kalçanın bir ekstansiyon hareketi ile en iyi şekilde
yapılabilmelidir. Dizin fleksiyonu ayağın arkaya doğru olan hızını
arttıracaktır. Ama bacağın geriye doğru çok büyük hızı, yere konma mesafesini
azaltacağı için sporcunun dikey hız oluşturma yeteneğini azaltacaktır (6).
Maksimal diz fleksiyonu sırasında diz
ekleminin açısı 144 derecedir. Bu dikey hızın değerlendirilmesi sırasında önem
kazanmaktadır. Uzun atlamada yerden kopuştaki dikey hızın oluşturulması
sırasında bu özelliğin, yani maksimal diz fleksiyonun ve mekanik mekanizmanın,
amortizasyon fazında çalışması uzun atlamanın en önemli özelliklerinden
biridir. Bunun sağlanması için sporcunun bu faz sırasında kullanabileceği güçlü
bacağa sahip olması gerekir. Böylece yere basış sırasında ağırlık merkezinin
düşük pozisyonun doğru bir şekilde oluşturulabilmesi için bu mekanizmanın bir
ön anahtarı niteliğindedir (6).
Uzun atlama sırasında amortizasyon
fazındaki kaslarda depo edilen elastik enerjinin konsetrik evre sırasında dikey
hızın arttırılması için ek bir rol görevi görmektedir. Fakat bu türden bir
enerjinin konsentrik kasılma hareketinden geldiği ve buradaki enerjinin yeniden
kullanılmasının verimliliği etkileyen küçük bir faktör olduğu bazı kaynaklarca
belirtilmektedir (6).
Lees ve Smith 1994 yılındaki çalışmalarında
atlanılan mesafe ile yere basış ve yerden kopuş değişkenleri arasındaki
ilişkiyi araştırmış ve en yüksek ilişkiyi atlanılan mesafe ile yere konuş hızı
arasında bulunmuştur. Atlanılan mesafe ile yerden kopuş parametreleri arasıdaki
ilişki ise zayıf bulunmuştur (6).
Yerden kopuş süresi performansı sınırlayan
bir faktördür. Ayağın yerden kopuş sırasında sporcunun oluşturduğu kuvvet bazı
kaynaklarca “Patlayıcı-reaktif-balistik” diye açıklanmaktadır (7).
Etkili mesafe: Uçuş mesafesini
etkileyen en önemli özellikler; ağırlık merkezinin yerden kopuş hızı, çıkış
açısı ve ağırlık merkezi relatif uzunluğudur (8).
Çıkış hızı ve yerden kopuş sırasındaki
ağırlık merkezi açısı yatay ve dikey hızlardan etkilenmektedir. Ağırlık
merkezinin yerden kopuş sırasında etkilendiği noktalar şunlardır;
1)Ortalama kuvvet (Sporcu tarafından
oluşturulan) ve çıkış zamanıdır. Bu kuvvete neden olan çıkış sırasında bacağın
hareketi olduğu kadar kolların ve diğer bacağın da hareketidir. Son adımdaki
ayağın yere konma hızı tamamı ile yaklaşma koşusu tarafından belirlenmektedir.
Uçuş
mesafesini etkileyen özellikler şunlardır;
1)Çıkış sırasındaki ağırlık merkezinin
relatif yüksekliği
2) Ağırlık merkezinin çıkış hızı, çıkış
açısı ve hava direncidir (8).
Uzun atlama sırasında sporcunun yatay hızı
tahtadan çıkış sırasında 1-2m/sn miktarda bir azalmaya uğramaktadır. Bunun
yaklaşma hızında %8-9’luk bir düşme gösterdiği daha önce belirtilmiştir. Bu
azalma vücudun çıkış açısındaki ağırlık merkezi açısının ve yüksekliğinin
artması ile daha ilginç bir noktaya gelmektedir. ( Bu sonuçlar Tiupa’nın 1982 yılında
yaptığı çalışmanın sonuçları ile desteklenmektedir. Tiupa yerden kopuş sırasında yatay hızda düşüş ile
dikey hızda bir artış olduğunu bulmuştur. R=66). (8).
Yerde kalış süresi ile yaklaşma hızı
(r=0.43) ve atlanılan mesafe arasında (r=0.64) ters bir ilişki vardır. Bu
sonuçlar incelendiğinde zaman daha hızlı yaklaşma koşusu yerde kalış süresini
kısaltacak ve daha uzun mesafe atlanılacaktır. Ayrıca daha kısa yerde kalış
süresi yatay hızda meydana gelen kaybı azaltacaktır (9). Bu sonuçlar Tiupa’nın
sonuçları ile karşılaştırıldığı zaman sonuçların tam bir zıtlık gösterdiğini
görmekteyiz.
Ağırlık merkezinin yerden kopma sırasındaki
hızı, ağırlık merkezi uçuş ranjını belirleyen kritik bir nokta olarak bilinir.
Lukin yaklaşma hızı ile atlanılan mesafe arasındaki korelasyon uzun atlama
sırasında yaklaşma hızının önemli bir faktör olduğunu ve bu faktörün öneminin
derecenin gelişmesine bağlı olarak azaldığını belirtmektedir. Bu da, kuvvet ve
tüm uygunluk düzeyindeki bir artış ile iyi tekniğin yaklaşma hızında daha iyi
bir konuma geldiği anlamına gelmektedir. 1981 yılında Karas’ın yaptığı
çalışmada da aynı sonuçlar bulunmuştur (9).
Sporcunun hızı yaklaşma koşusunun son beş
metresi içerisinde düşmekte ve bu özellikle sondan bir önceki adımın destek
fazında görülmektedir (9).
Hay, ağırlık merkezi yatay hızının 1984
olimpiyatları uzun atlama müsabakasına katılan 12 finalist bayanda sondan
üçüncü adımın hızı 9.24 m/sn. ikinci 9.37m/sn ve sonuncu adımın 8.82 m/sn
olarak bulmuştur. Bu şunu göstermektedir ki, yatay hızdaki kayıp sondan bir
önceki adımdan sonraki adımın destek fazında oluşmaktadır (9).
Ağırlık merkezinin izlediği yol:
Yaklaşma koşusunun son adımında sporcunun ağırlık merkezi yüksekliğinde
değişiklikler görülmektedir. Bu değişikliklerin nedeni daha etkili bir dikey
hızın oluşturulmasıdır. Ağırlık merkezindeki bu değişimi sporcu yaklaşma
koşusunun son iki adımında ağırlık merkezini alçaltarak sağlamaktır (9).
Nixdorf ve Brügmann 1983 yılındaki
çalışmalarında, ağırlık merkezindeki %10’luk bir alçalmanın “yaklaşma
yüksekliği” yerden kopuştan sonra ikinci adım ve bundan sonraki yere basma
anındaki bulguları ile Diachkov (1980), Andrew ve Mirzaev (1970) sonuçları ile
benzerlik göstermekte ve ağırlık merkezinin alçaltılmasındaki en iyi zamanın
“Sondan ikinci adımın son adıma geçişi sırasındaki yerden kopuş ayağının yerle
temas yaptığı zamandır” denmektedir (9).
Yerden kopuş sırasında sporcunun ağırlık
merkezi yatayda ve dikeyde bir yer değiştirmeye uğramaktadır. Ağırlık
merkezinin dikeydeki yer değiştirmesi 17-25 cm’si 1.11-1.26 m bir ranj
oluşturduğu hay (1985) tarafından belirtilmiştir (9).
Popov sıçrama sırasında yerden çıkış
açısının en uygun değerinin 20-22 derece olduğunu ve bu değerler 20-22 derece
aşıldığı zaman yaklaşma hızı oranının arttığı, açının bu değerlerin altında
olduğu zaman ise, yerden kopuş sırasında meydana getirilen kuvvetin oranının
arttığını vurgulamaktadır (9).
Nigg 1978 yılında çıkış açısının artan
yaklaşma hızına göre düştüğünü belirtmiş ve bunu
a)
Hızlı sporcuların
sıçrama kuvvetlerinden meydana geldiğini
b)
Daha büyük yaklaşma hızı
ile daha yükseğe sıçramanın zor olduğu şeklinde açıklamaktadır (9).
Yine Nigg, yerden kopuş süresi ile yaklaşma koşusu arasında ters yönde bir korelasyon olduğunu (r=0.43) ve atlanılan mesafe arasında da ( r=-0.64) ters yönde bir korelasyon olduğunu belirtmektedir (9).
Bu bulgulardan çıkaracağımız sonuç, yaklaşma koşusunun daha
hızlı olması yerden kopuş süresini azaltarak daha uzağa atlamasını
sağlayacaktır (9).
Ağırlık merkezinin yerden kopuşu sırasında dikey’deki yer
değiştirmesinin, bir sporcunun yüksek etkili kuvveti ne kadar tolere edeceği ve
elastik enerjiden ne kadar yararlanabileceğinin bir göstergesi olduğunu
belirtmektedirler. Lühtanen ve Komi (1979) bu çalışmadaki yatay yer değiştirme
ise 80-90 cm arasındaki değerler olarak kaydetmişlerdir.
Uzun atlama sırasındaki başarı için ihtiyaçları şu şekilde
sıralayabiliriz;
a)
Yaklaşma koşusunda
sağlanacak büyük yatay hız ve sıçrama bacağı ayağının tahtaya uygun bir şekilde
basması
b)
Yatay hızda oluşacak
olan çok az bir azalma ile ihtiyaç duyulan dikey hızın yerden kopuş sırasında
sağlanması
c)
Konma sırasında sporcuya
en optimum pozisyonu sağlayacak olan bir uçma
d)
Sporcunun ayaklarını
koyduğu yeri geçmelidir. Yani geriye oturmayacağı uygunlukta konmalıdır (12).
Hay’ın 1986 yılında elit uzun atlayıcılar ile yapmış olduğu çalışmada sporcuların maksimal yatay hız değerleri 10.0 m/sn, (Holmes) ve 11.4 m/sn (Conley ve Myricks) arasında olduğunu bulmuştur. Bu değerler daha önceden verilen (Popov, 1969 ve diğerleri) değerler ile benzerlik göstermektedir. Hız değerleri incelendiği zaman sporcuların yerden kopuştan önceki son iki adımlarında genelde maksimal hızlarına ulaştıklarını görmekteyiz. Bu değerler Popov’un (1983) elde ettiği değerlere benzerlik göstermektedir. Çünkü burada 5 sporcu maksimal hızlarına sondan üçüncü adımda, 6 sporcu sondan ikinci adımda ve son adımda göstermiştir (12).
Yerden kopuş sırasında yatayda kaybedilen hız (1.1-2.1 m/sn) dikeyde kazanılan hıza dayandırılabilir (3.4-4.3 m/sn). Buradaki sonuçlardan yola çıkarak yatayda kaybedilen hız ile dikeyde kazanılan hız arasında anlamlı pozitif bir ilişki bulunmuş (r=0.50) ve elde edilen verinin sınırların içerisinde içerisinde yataydan ne kadar büyüklükte bir hız kaybına uğrarsak dikeyde kazanacağımız hızda bu oranda büyük olacaktır (12).
Uzun
atlamanın yaklaşma koşusunun son adımlarında (son dört adım) sporcu;
a)
Kalan adımlarının
uzunluklarını ayarlamaya çalışarak adımda oluşacak olan sonraki hataları
düzeltmeye çalışır (Lee 1982, Hay 1988)
b)
Yerden kopuşa
hazırlanmak için vücut pozisyonunu ayarlamaya çalışır.
c)
Tahtaya geldiği zaman
yatay hızını arttırmaya çalışır, bu hız yerden kopma sırasındaki kontrol
edilebilir maksimal düzeyde olmalıdır (13).
Sporcunun tahtaya yaklaşırken vücut pozisyonunu ayarlamaya çalışması onun yatayda kazandığı hızını azaltmakta ve bu durumda vücut pozisyonunu ayarlamaya çalışırken kazanacağı yararların azalan hız içinde kaybolmasına neden olacaktır. Ama sporcu maksimal kontrol ile bu işlemleri yaparken yatay hızını koruyabiliyorsa bu, performansında büyük etki yapacaktır (13,14).
Son
beş adım içerisinde ağırlık merkezi yüksekliği giderek azalmakta ve bu
yüksekliğini son adımda da koruyarak, yerden kopma sırasında yükselmeye
başlamaktadır. Bunun nedenini daha fazla miktarda dikey yöndeki hızın
uygulanması düşürebilir (13,14).
Ağırlık
merkezi yükseklik farklılıkları bayan ve erkekler arasında 3-4 cm. farklılık
göstermektedir. Bu farklılık son adımın destek fazında görülmektedir. Bu da
göstermektedir ki erkeklerin ağırlık merkezi daha fazla alçalmaktadır. Bu
mümkündür çünkü erkekler bayanlara göre daha kuvvetlidir ve yüksek beldeki
fleksiyona diz ve ayak bileğinde destek bacağında daha tolereli
olabilmektedirler (13,14).
Yere konma, Yerden kopuş ve Uçuş
mesafesi:
Tablo 3’teki yere konma mesafesinin sonuçlarına göre son
adımdaki yere konma mesafesi bundan önceki üç adıma göre anlam olarak daha
büyüktür. Bunun yanı sıra sıçrama sırasındaki yere konma mesafesi son dört
adıma göre daha büyüktür ve sıçramanın uçuş mesafesi bundan önceki adımlara
göre anlam olarak daha kısadır (13,14).
Yer konma mesafesi:
Sondan dördüncü, üçüncü ve ikinci adımın yere konma
mesafelerinin ortalama değerleri birbirine çok yakındır. Erkekler için bu
değerler 37-39 cm ve bayanlar için 39-41 cm’dir. Son adımdaki ve sıçrama
anındaki yere konma mesafeleri diğer adımlara göre erkeklerde 8 cm (%23) ve 30
cm (%64), bayanlarda ise 4 cm (%10) ve 22 cm (%49) daha büyük değerler
göstermektedir. Bu bulgular elit uzun atlayıcıların son adım destek fazında
büyük bir yere konma mesafesi artış göstermektedir (13,14).
Yerden kopuş mesafesi:
Yerden kopuş mesafelerinin ortalama değerleri sondan 4-3-2
adımlarda erkeklerde 63-66 cm. bayanlarda ise 56-61 cm olarak
değişmektedir(13).
Erkek ve bayanlarda yerden kopuş için en büyük ortalama
değerler son adımda, en küçük değerlerse sıçrama sırasında kaydedilmiştir. Hay
ve Nohara’nın yapmış oldukları çalışmaların sonuçlarına göre, sondan dördüncü
adımın yerden kopuş mesafesinin uzunluğunun artması, sıçrama sırasındaki yere
konma mesafesinin büyümesi ve yerden kopuş sırasındaki yüksekliğinin artması
durumunda, sıçranılan mesafede bu oranda büyük olacaktır (13,14).
Yerden kopuş yüksekliği (Sıçrama):
Uzun atlama için yerden kopuş yüksekliği ile atlanılan
mesafe arasında anlamlı bir ilişki vardır. Özellikle bu ilişki son adımlardaki
ayağın yere konması sırasında yatay hızı ve atlayışın yerden kopuşu sırasındaki
dikey hızına bağlı olarak etkili olmaktadır (13).
Hay ve Nohara’nın yapmış oldukları çalışmanın sonuçlarına
göre elit uzun atlayıcıların sıçrama sırasındaki yerden kopuş için vücut
pozisyonunda küçük ayarlamalar yapmaktadırlar. Yerden kopuşa (Sıçramaya) kadar
sondan ikinci adımdan sonra bu sırada yapılan düzenlemeler ağırlık merkezinin
alçaltılması ve son adımdaki yere konma mesafelerindeki küçük artışlar; son
adımdaki diğer düzenlemeler bu adımın çok kısa uçuş fazı ve sıçrama sırasındaki
yere konma mesafelerindeki büyük artıştır. Sıçrama sırasındaki destek fazında
ek düzenlemeler ise yerden kopuş sırasındaki mesafenin kısalığı ve sıçrama
sırasındaki yerden kopuş yüksekliği uzunluğudur (13).
KAYNAKLAR
1)
Aygün,
T. (1992). Uzun atlama. Atletizm Bilim ve Teknoloji Dergisi. 4: 40-44,
2)
Aygün,
T. (1992). Uzun atlama. Atletizm Bilim ve Teknoloji Dergisi. 7: 23-26.
3)
Açıkada,
C., Arıtan, S., Yazıcıoğlu, M. V. (1993). 1992 Balkan Gençler Şampiyonası Uzun
Atlama Yaklaşma Koşusunun Analizi. Atletizm Bilim ve Teknoloji Dergisi. 8:
34-40
4)
Candan,
N. (1991). Uzun atlama Yaklaşma Koşusu ve Sıçrama Bölümlerinin Kinematik
Analizi. Spor Bil. Der. 2(1): 27-33.
5)
Açıkada,
C., Yazıcıoğlu. M., Arıtan. S., Ergen, E., Alpar, R., Güner, R. (1991). Uzun
Atlama Koşu Hızının Performansa Etkisi. Spor Bil. Der. 2(1): 35-46.
6)
Lees.
A., Smith, P.G., Fowier, N. (1994). A Biomechanical Analysis of the Last
Stride, Touchdown and Takeoff Characteristics of the Men’s Long Jump. J. Of
Appl. Biomec. 10: 61-78
7)
Locatelli,
E. (1987). Technical and Methodological Considertaions on the Jumps. New
Studies in Athletics. 2: 23-40
8)
Nixdorf,
E., Brüggemann, G.P. (1990). Biomechanical Analysis of the Long Jump. IAAF,
Scientific Res. Project at the Games of the 1988 Olympiad-Seul 1988. İtaly
9)
Susanka,
P., Brüggemann , P, Rsarouches, E(1986). Biomechanical Res. Athens 1986.
10)
Schmolnski,
G (1978). Track and Field. Berlin 222-228
11)
Hay,
J.G (1982). The Biomechanics of Sport Techniques. Prentice-hall inc. 408-415
12)
Hay.
G.J Miller, A.J, Canterna, R.W(1986). The Techniques of Elite Male Long
Jumpers. J. Biomechanics 19: 855-866
13)
Hay,
G.J Nohar. H (1990). Techniques Used By Elite Jumpers in Preparation For
Takeoff. J. Biomechanics 23: 229-239
14)
Hay
G.J (1993). Citius, Longius (Faster, Higher, Longer): The Biomechanics ou
Jumping For Distance. J. Biomechanics 26: 7-21